top of page

Damacanadan Yapay Zekâ Dönüşüm Dersleri

  • Yazarın fotoğrafı: Serkan Arıkuşu
    Serkan Arıkuşu
  • 13 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Geçtiğimiz günlerde ChatGPT5 duyuruldu. Bu modele basit bir soru sordum: "Bir kurye tek seferde en fazla 30 litre su taşıyabiliyor. 20 litrelik 30 adet damacana siparişini tek seferde teslim etmek için en az kaç kurye gerekir?". Sonrasında da bu soruyu ve yapay zekânın verdiği yanıtı Linkedin'de bir gönderi olarak paylaştım.


Yapay zekanın cevabı, yapay zekâ dil modellerinin "gerçek dünyayı" (yani damacanayı) anlama konusunda hâlâ gelişim aşamasında olduğunu gösteriyordu: "20 kurye." Bu gönderi, yüzlerce yorum ve hararetli bir tartışmayı beraberinde getirdi. Ancak bu tartışma, basit bir matematik probleminden çok daha fazlasıydı. Gelen yorumlar aslında şirketlerin yapay zeka teknolojilerini benimserken karşılaştığı en temel ve en insani zorluğu, adeta bir ayna gibi gözler önüne seriyor diye düşünüyorum. Eğer yapay zeka dönüşümünü yönetiyorsanız ya da sürecin başlarında dahi olsanız, bu sesler size çok tanıdık gelecektir.


Her Şirketteki Dört Ses: Damacana Tartışması Bize Ne Anlatıyor?


Öncelikle LinkedIn gönderisine yapılan yorumları tek tek okudum. Sonrasında buraya gelen yorumları yapay zekâ yardımıyla sınıflandırdım ve yine yapay zeka yardımıyla analiz etmeye çalıştım.


Bu analiz sonucunda, yapay zeka dönüşümünde her zaman masada oturan dört ana karakteri net bir şekilde görebiliyordunuz:


1. Sevdalılar: "Sorun Teknolojide Değil, Kullanıcıda!"

Bu grup, tartışmadaki en kalabalık kitleydi. Onlara göre yapay zeka hata yapmadı; asıl hata, soruyu soran insandaydı. "Prompt'a 'damacana bölünemez' diye bir kısıt ekleseydin, doğru cevabı alırdın" dediler. Haklılardı da. Bu grup, teknolojinin potansiyeline tamamen inanır ve başarının, aracı doğru kullanma becerisine, yani "etkili prompt yazım yeteneklerine" bağlı olduğunu savunur. Şirketlerde bu kişiler, teknolojiyi sonuna kadar zorlayan ve onunla en doğru şekilde iletişim kurmanın yollarını arayanlardır.


2. Şüpheciler: "Bu Zaten Gerçek Bir Akıl Değil ki!"

İkinci grup ise daha temel bir eleştiri getiriyordu. Onlara göre sorun prompt'un eksikliği değil, yapay zekânın doğasıydı. "Bu sistemlerin sağduyusu yok, sadece istatistiksel olarak bir sonraki kelimeyi tahmin eden gelişmiş bir papağan" dediler. Bu bakış açısı, teknolojinin mevcut sınırlarını vurgular ve ondan insan benzeri bir akıl ya da "anlayış" beklemenin hayalcilik olduğunu savunur. Şirketlerde bu ses, genellikle projelere temkinli yaklaşır ve teknolojiye aşırı anlam yüklemenin risklerine dikkat çeker.


3. Pragmatistler (Çözüm Odaklılar): "İşi Bitirelim de Nasıl Olursa Olsun!"

Bu grup, yapay zeka tartışmasını bir kenara bırakıp doğrudan sorunu çözmeye odaklandı. Yorumlarda, "İki kurye bir damacanayı birlikte taşıyabilir" veya "Kuryeleri ikili takımlar halinde organize edelim" gibi yaratıcı ve pratik çözümler sundular. Onlar için önemli olan, teknolojinin ne kadar "akıllı" olduğu değil, işin en verimli şekilde nasıl çözüleceğidir. Şirketlerdeki bu pragmatik ses, genellikle operasyonel verimliliği ve sahadaki gerçekleri ön planda tutar.


4. Stratejistler (Büyük Resmi Görenler): "Bu Olaydan Ne Öğrenebiliriz?"

Dördüncü ve son grup ise damacana bilmecesini bir öğrenme fırsatı olarak gördü. "Bu tartışma, insan ve makine etkileşiminin geleceği hakkında bize ne söylüyor?" veya "Başarılı bir yapay zeka kullanımı, aslında bizim düşünme ve problem çözme becerilerimize bağlıdır," gibi yorumlarla felsefi bir derinlik kattılar. Bu stratejik ses, teknolojinin kendisinden çok, onun getirdiği kültürel ve organizasyonel değişimle ilgilenir.


Asıl Engel: Teknoloji Değil, Bu Dört Sesi Aynı Masada Buluşturmak


Yapay zekâ ekibi

Bence damacana sorusunun ortaya çıkardığı en kritik gerçek şu: Şirketlerdeki yapay zekâ dönüşümünün önündeki en büyük engel, yazılım lisansları ya da işlemci gücü değil; bu dört farklı zihniyeti ve sesi ortak bir anlayışta buluşturmak.


Sevdalılar haklı, ama Şüpheci'nin uyarısı değerli. Pragmatist'in çözüm odaklılığı olmadan proje havada kalır, Stratejist'in vizyonu olmadan ise yapılan işin bir sonraki adımı olmaz. Başarı, bu dört sesin kavgasından değil tartışmasından ve orkestrasyonundan geçiyor.


Başarı İçin Bir Çerçeve


Peki bu orkestrayı nasıl yönetebiliriz? Bu tartışma bize basit bir yol haritası sunuyor:

  1. Eğitin: Çalışanlarınıza sadece yapay zekayı "nasıl kullanacaklarını" değil, onun "nasıl düşündüğünü" de öğretin. Bir aracın sınırlarını ve mantığını anlamak, ondan en doğru şekilde faydalanmanın ilk adımıdır.

  2. Deneyin: Tıpkı bu damacana sorusu gibi, şirket içinde düşük riskli, eğlenceli deneyler yapın. Bırakın ekipleriniz teknolojinin sınırlarını kendileri keşfetsin, nerede yanıldığını ve nerede parladığını görsün.

  3. İş Birliği Yapın: Gerçek bir iş problemini çözmek için bu dört farklı sesten (Sevdalı, Şüpheci, Pragmatist, Stratejist) oluşan takımlar kurun. Bırakın "mükemmel prompt'u" birlikte yazsınlar. En etkili çözümler, bu farklı bakış açılarının kesişiminden doğacaktır.


Başarı, en "akıllı" yapay zekaya sahip olmaktan değil, o yapay zekayla en akıllıca iletişim kurabilen, farklı bakış açılarını birleştirebilen ve birlikte öğrenebilen ekipler oluşturmaktan geçiyor.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page